NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
1 - (2160) حدثني
عقبة بن مكرم.
حدثنا أبو
عاصم عن ابن
جريج. ح
وحدثني محمد
بن مرزوق.
حدثنا روح.
حدثنا ابن
جريج. أخبرني
زياد؛ أن
ثابتا، مولى
عبدالرحمن بن
زيد أخبره؛
أنه سمع أبا
هريرة يقول:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "يسلم
الراكب على
الماشي،
والماشي على
القاعد،
والقليل على
الكثير".
{1}
Bana Ukbe b. Mükrem
rivayet etli. (Dediki): Bize Ebû Âsim, İbni Cüreyc'den rivayet etti. H.
Bana Muhammed b. Merzuk
da rivayet etti. (Dediki): Bire Ravh rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Cüreyc
rivayet etti. (Dediki): Bana Ziyad haber verdi. Ona da Abdurrahman b. Zeyd'in
azatlısı Sabit haber vermiş ki, kendisi Ebû Hureyre'yi şunu söylerken işitmiş: Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
«Binek giden yürüyene,
yürüyen oturana ve az oian çok olana selâm verir.» buyurdular.
İzah:
Bu hadîsi Buhârî
«İstizan» bahsinde tahrîc etmiştir. Tirmizî onu:
«Atlı giden yayaya,
yaya giden oturana, az olan çok olana selâm verir...» şeklinde rivayet etmiş
ve: «Bu hadîs sahihtir.» demiştir.
Hadis-i şerîf selâmın
adabını beyan etmektedir. Selâm vermek sünnet, alması ise farzdır. Selâm
verenler kalabalık ise bunlar hakkında selâm sünnet-i kifayecür. Yâni
içlerinden bazısının selâm vermesiyle bu vazife hepsinden sakıt olur. Selâm
verilen kimse bir kişi ise, selâmı alması farz-ı ayn bir cemâat iseler selâmı
almak farz-ı kifâye olur. Efdal olan iki cemâat karşılaştığı zaman bütün
cemâatin selâm vermesi ve bütün cemâatin selâm almasıdır. İmam-ı Ebû Yûsuf 'dan
bir rivayete göre bütün cemâatin selâm alması farzdır.
Nevevî diyor ki: «İbni Abdilberr
ve başkaları selâm vermenin sünnet, almamnsa farz olduğuna müslümanların
icmaını nakletmişlerdir.»
Selâmın en azı
«Esselâmu aleyküm» demektir. Selâm verilen kimse bir kişi ise ona en azından
«Esselâmü aleyke» denilir. Fakat efdal olan yanındaki meleklere de şamil olması
çin «Esselâmu aleyküm» demektir. Bundan daha mükemmeli: «Esselâmu aleyküm ve
rahmetullah daha mükemmeli : «Esselâmuaieyküm ve rahmetullahi ve berakâtuhu»
dur. Maamafih «Selâmünaleyküm» demek de
kâfidir.
Selâm veren kimsenin
«Aleykümselam» demesi mekruhtur. Maamafih sahîh ve meşhur olan kavle göre
bununla yine de selâm almayı haketmiş olur. Bâzılarına göre selâm almayı hak
eimez. ResûluIIah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimizin:
«Aleykesselâm deme,
çünkü aleykesselâm ölülerin selâmıdır.» buyurduğu sahih rivayetle sabit
olmuştur. Efdal olan selâm alma şekli :
«Ve aleykümüsselâmü ve
rahmetullahi ve berakâtuhu» diyerek (vav) ile başlamaktır. (Vav)'ın hazfı da
caiz ise de efdal terkedilmiş olur. Selâmı alan kimse sadece «Ve aleykümüsselâm»
yahut «Aleykümüsselâm» dese kâfidir. Fakat sadece «Aleyküm» demesi bilittifak
caiz değildir. Selâmın verirken olsun, alırken olsun en aşağı derecesi onu
karşısındakine işittirmektir. Bundan aşağısı kâfi değildir. Verilen selâmı
hemen almak şarttır. Uzaktan biri vasıtayla yahut mektupla gönderilen selâmı
dahî derhal kabul gerekir. Hadîs-i şerifte buyurulan; binek gidenin yürüyene,
ayakta olanın oturana ve azın çoğa selâm vermesi müstehab manasınadır.
Binâenaleyh aksine hareket edilse caiz, fakat efdalin hilâfına olur.
Mânâsına gelince
ulenadan bâzılarına göre selâm Allah'ın ismidir. Esselâmu aleyküm demek
Allah'ın ismi sizin üzerinize olsun manasınadır. Bundan da: «Allah'ın
muhafazası altında olasınız» mânâsı kasdedilir. Nitekim yine bu mânâda Arablar
«Allahumeak» ve «Allahuyeshabük» derler. Diğer bazı ulemaya göre selâm selâmet
manasınadır ve cümle, selâmet sizin üzerinize olsun, sizden ayrılmasın
manasınadır.